-
1 üstünden akmak
изоблича́ть -
2 üstünden kibarlık akmak
= paçalarından kibarlık akmak всем свои́м ви́дом пока́зывать благоро́дство -
3 paçalarından kibarlık akmak
-
4 üst
1.1) ве́рхняя часть, верх (чего-л.)üste — наве́рх, вверх
üstte — наверху́
üstten — а) све́рху; б) пове́рхностно, неглубоко́
evin üstü — верх / ве́рхняя часть до́ма
2) пове́рхностьmasanın üstü toz içinde — на столе́ пыль
toprağın / yerin üstü — пове́рхность земли́
3) оде́ждаüstünü değiştirmek — поменя́ть оде́жду, переоде́ться
üstü pek kirli — он о́чень гря́зный, он в о́чень гря́зной оде́жде
4) разг. ста́рший по слу́жбе, нача́льникüstler — нача́льство, верхи́
5) изли́шек, оста́ток; сда́чаüstü kalsın — сда́чи не на́до
2.yüz liranın üstünü verebilir misiniz? — вы мо́жете дать сда́чу со ста лир?
1) ве́рхнийpınarın üst yanında — в верхо́вьях родника́, у исто́ков родника́
2) ста́рший (по званию, должности, служебному положению)üst komutanlar — воен. ста́рший нача́льствующий соста́в, ста́рший комсоста́в
3.üst makam — вы́сшая власть, вы́сшее нача́льство
в функции служ. имениAhmet artık kırk üstünde olmalı — Ахме́ду, должно́ быть, бо́лее сорока́ [лет]
üstümde para yok — при мне нет де́нег, у меня́ с собо́й де́нег нет
çay üstüne çay içmek — пить чай ча́шку за ча́шкой
tel üstüne tel çekmek — посыла́ть одну́ телегра́мму за друго́й; по по́воду чего, о чём
bu şey üstüne bilgi vermek — дава́ть све́дения / информа́цию о чём
üstü — (в сочетании со словами, обозначающими время) под, к, о́коло
akşam üstü — под ве́чер, к ве́черу
bayram üstü — под пра́здники
yemek üstü — к обе́ду
- üstünden••- üstüne almaküstündeki üstünde, başındaki başında — погов. в чем мать родила́, без оде́жды
- üstünden atmak
- üstüne atmak
- üst başı
- köyün üst başındaki pınar yerine çıktılar
- üstüne basmak
- üstü başı dökülmek
- üstüne başına etmek
- üstüne bir bardak soğuk su içmek
- üstüne bir iki güneş doğmak
- üstüne çekmek
- üstüne çevirmek
- üst çıkmak
- üst gelmek
- üste çıkmak
- üstünde dökülmek
- üstünde durmak
- üstüne düşmek
- üstüne evlenmek
- üstüne fenalık gelmek
- üstüne geçirmek
- üstünden geçmek
- üstüne gelmek
- üstüne gitmek
- üstünü görmek
- üstüne gül koklamamak
- üstüne güneş doğmamak
- üstünde hakkı olmak
- üstünde kalmak
- üstüne kalmak
- üstüne kapanmak
- üstüne koymak
- üstüne kuş kondurmamak
- üstüne olmuyor
- üstüne oturmak
- üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
- üstüne perde çekmek
- üst perdeden konuşmak
- üstüne sevmek
- üstüne titremek
- üstüne toz kondurmamak
- üstüne tuz biber ekmek
- üstüne üstüne gitmek
- üstüne varmak
- üstüne yaptırmak
- üstüne yatmak
- üstüne yıkmak / yıkılmak
- üstüne yok
- üstüne yormak
- üstüne yüklenmek
- üstüne yürümek
- üstüne / üstünüze afiyet!
- üstüne / üstünüze iyilik sağlık!
- üstüne / üstünüze sağlık ve şıfalar! -
5 kibarlık
ве́жливость (ж)* * *озвонч. -ğı1) благоро́дство, благовоспи́танность, аристократи́чность2) благоро́дное / благовоспи́танное поведе́ниеkibarlık etmek — проявля́ть благоро́дство, поступа́ть по-благоро́дному
••- kibarlığı tutmak
- üstünden kibarlık akmak
- paçalarından kibarlık akmak
См. также в других словарях:
üstünden akmak — bir durumu çok belli olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstünden başından akmak — durumu çok anlaşılan Üstünden başından itina akan bir yolcudan yol sorulabilir mi? S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kibarlık akmak — tkz. (üstünden veya paçalarından) aşırı derecede kibar davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst baş — is. Giyecekler, giysiler Mendilimle üstümü başımı sildim. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller üstü başı dökülmek üstüne başına etmek üstünden başından akmak … Çağatay Osmanlı Sözlük